On altı milyona yakın nüfusu, Asya ile Avrupa’yı bağlayan
boğazı, tekne turu, Taksim’i, Kadıköy’ü ile İstanbul; herkesin kendine göre bir
şeyler bulabileceği kozmopolit bir kenttir. Tarihi, kültürü, sosyal yapısı,
eserleri, galerileri ile birlikte bu pazar İstanbul’u keşfetmeye hazır olun!
Adalara Gidin!
Prens Adaları olarak bilinen ve Anadolu Yakası’nın güney
açıklarında bulunan Adalar, Pazar günlerini şenlendirmek için harika bir
tercihtir. Büyükada’da bulunan 1751 yılında inşa edilmiş Aya Yorgi Kilise’sini
yokuşlu yoluna aldırmadan ziyaret edin. Denizden 200 metre yükseklikte olan
kilise, Ortodokslar için de iki haç noktasından biridir. Rum Ortodoks Ruhban
Okulu ve Rum Yetimhanesi de Büyükada’da görülmesi gereken yerler arasında yer
alır. Burgazada’nın güzel manzaralı koyu
olan Kalpazankaya’ya gidin ve enfes mezelerin yanına bir küçük rakı açtırın.
Heybeliada’da Değirmen Tepesi, Büyükada Köşkleri, Dilburnu Tabiat Parkı ve Sait
Faik’in Evi adaların bahar döneminde hasır şapkanızı giyip adanın
çiçeklenmesiyle gezip görebileceğiniz yerler arasındadır.
Taksim Karaköy Bölgesi’nde Sanat Turu Yapın!
İstanbul’daki kültür sanat hayatının önemli bir parçası olan
Taksim Karaköy Bölgesi’nde sanat turu yapmak oldukça keyifli olacaktır.
Galerilerin bazılarının girişi ücretsiz olmakla birlikte diğerlerinin de uygun
fiyatlı girişleri mevcuttur. Çağdaş sanatın önemli isimlerinin de katkı yaptığı
galerilerde pek çok sergi yapılıyor. Yılın belli zamanlarında bazı özel
etkinliklere ev sahipliği yapan Beyoğlu’nda sanat turuna ilk olarak İstiklal
Cadde’sinde harika bir köşkte kurulan Arter’le başlayabilirsiniz. Kendine has
tarzı ve ferah iç mekanı ile sanata doyabileceğiniz bir mekan Arter. İkinci
durak Pera Müzesi olacaktır hiç kuşkusuz. Mimar Achille Manoussos’un 1893
yılında tasarladığı binanın içerisinde bulunan Pera Müzesi, 2005 yılında
açıldı. Farklı ülkelerden müze, vakıf ve koleksiyonerlerle ortak çalışma
yürüten Pera Müzesi; Pablo Picasso, Joan Miro ve Akira Kurosawa gibi pek çok
ustanın eserlerini sanatseverlerle bir araya getirdi. Asmalı Mescit’te bulunan
Pera Müzesi’nden sonra Pilevni Galeri, Zilberman Galeri’yi ziyaret
edebilirsiniz. Asmalı Mescit’te bulunan bir diğer sanat evi de İstanbul
Modern’dir. Karaköy’deki binası tamamlanana kadar geçici olarak Taksim’de yer
alan İstanbul Modern’de her Perşembe girişler ücretsizdir. Karaköy’de de Juma Art ve Galata Rum Okulu
gibi hem mimarisi hem de içerisinde barındırdığı eserlerle göz kamaştıran
galerilere mutlaka gitmelisiniz. Gezip yorulduktan sonra kendinize Karaköy’de
ya da Asmalı Mescit’te bir kahve ikram etmeyi ihmal etmeyin!
Tarihi Yarımada’yı Keşfedin!
Fatih ilçesi sınırları içerisinde yer alan Tarihi Yarımada,
Bizans İmparatoru Konstantin’in Fatih Sultan Mehmet’e kentin anahtarını verdiği
yerdir. Tarih boyunca tüm devletlerin, imparatorlukların ve krallıkların
düşlediği İstanbul’un tarihi merkezidir. Osmanlı Klasik Mimarisi ve Bizans
Mimarisi’nin sayısız örneği bulunan Tarihi Yarımada’da tura Ayasofya ile
başlayabilirsiniz. 532-537 yılları arasında inşa edilen yapı bazilika olarak
kullanılmıştır. 1453 yılında İstanbul’un fethiyle camiye dönüştürülen yapı,
Cumhuriyet Dönemi’nden beri ise müze olarak kullanılır. Kutsal bilgelik
anlamına gelen Ayasofya’ya Müzekart ile giriş yapabilirsiniz. Ayasofya’da
tarihin sokakları arasındaki turunuzun ardından karşı çaprazında yer alan
Topkapı Sarayı’nı ziyaret edebilirsiniz. Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmet
tarafından 1748 yılında yaptırılmıştır. 600 yıllık Osmanlı tarihinin 400 yıllık
idari merkezi olmuştur bu harika saray. Tarihi Yarımada’da Yerebatan Sarnıcı,
Alman Çeşmesi, Dikilitaşlar, Sultanahmet ve pek çok sayıda tarihi yapıyı da bu
güzel Pazar gününe dahil edebilirsiniz.
Kadıköy ve Moda’da Eğlenceye ve Gezmelere Doyun!
Bir Pazar sabahı sandviçlerinizi hazırlayıp termosunuza
çayınızı koyup Moda’ya gelin ya da güzel bir bahar günü öğleden sonra biranızı
alın ve güneşe karşı şöyle bir güzel uzanın. Kadıköy, İstanbul’un küçük az
biraz da şımarık ama tatlı çocuğu gibidir. Bağımsız sinemanın İstanbul’daki temsilcilerinden
biri olan Kadıköy Sineması’nın fütürist tarzda tasarlanmış harika salonunda
güzel bir film izleyin. Filmden çıkıp Bahariye’de yürürken Şairler Sokağı
olarak da bilinen sokakta yer alan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin bahçesinde
bir çay ısmarlayın kendinize. Ardından binayı dolaşın, kim bilir belki tam size
göre bir etkinlik vardır. Size nefesimi bırakıyorum diyen Cemal Süreyya’nın
evi, Şaşkınbakkal’da yer alan Kemal
Tahir’in evi ve bir diğer Kadıköylü şairimiz Nazım Hikmet’in evini görün. Acaba
neden şairler yaşamak için Kadıköy’ü seçtiler? O halde bu güzel yazıyı Nazım’dan
güzel bir dize ile bitirelim. ‘’… Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek
istiyorum.’’
Şarkınızı Söylediğiniz Güzel Bir Pazar Geçirmeniz Dileğiyle!